Tam 11 yıl önce Apple, Mac Pro’nun radikal bir tasarımıyla teknoloji dünyasında büyük bir tartışma başlattı. 2013 yılında tanıtılan ve “çöp kutusu” lakabını alan bu cihaz, yenilikçi tasarımıyla dikkat çekerken, profesyonel kullanıcıların yoğun eleştirilerine maruz kaldı.
Çöp kutusu Mac Pro: kritik bir yenilik ve eleştiriler
Alüminyum silindirik tasarımı, merkezi bir termal çekirdeğin etrafına monte edilen bileşenlerle, Apple’ın o dönemde “yenilikçilik” iddiasını somutlaştıran bir üründü. Fan tasarımı sayesinde sessiz çalışmayı başaran cihaz, güçlü Intel Xeon işlemcileri ve çift AMD FirePro grafik işlemcileri ile 7 teraflop’luk bir hesaplama gücü sunuyordu. Ancak, bu etkileyici özelliklere rağmen, cihazın genişleme konusundaki sınırlamaları ve dış bağlantı bağımlılığı profesyonel kullanıcıları tatmin edemedi.
Apple, 2013’teki WWDC etkinliğinde bu cesur tasarımı tanıttığında, Phil Schiller “Artık yenilik yapamıyor muyuz? Hadi canım!” sözleriyle ürünü eleştirenlere meydan okumuştu. Ancak bu tasarım, daha az hacimde daha yüksek performans vaat etmesine rağmen, genişletilebilirlik konusunda ciddi eksiklikler taşıyordu. Cihazın grafik kartı ve bellek gibi bileşenlerin artırılmasına izin vermemesi, uzun vadeli esneklik isteyen kullanıcılar için büyük bir dezavantajdı.
Thunderbolt 2 portları üzerinden dış donanım genişletmesi önerisi, çoğu profesyonel için pratik bir çözüm olmadı. 2019 yılına kadar bu modelin güncellenmeden piyasada kalması, Apple’ın da bu tasarımın ömrünü uzatmakta zorlandığını gösteriyordu.
Apple, 2017 yılında basın mensuplarıyla gerçekleştirdiği nadir bir toplantıda, bu tasarımın neden bekleneni veremediğini kabul etti. 2019’da ise modüler bir kule tasarımına geri dönüş yaptı. Sekiz PCIe yuvası ve güçlü fan sistemi ile yeni Mac Pro, profesyonel kullanıcıların ihtiyaçlarına çok daha iyi yanıt verdi.
Bugün bakıldığında, 2013 Mac Pro’nun temel yaklaşımı—dış bağlantı üzerinden genişleme ve kompakt güç—Mac Studio gibi cihazlarda daha başarılı bir şekilde uygulanıyor. Ancak “çöp kutusu” Mac Pro, Apple’ın tasarım cesaretini ve aynı zamanda kullanıcı geri bildirimlerine ne kadar önem verdiğini gösteren bir dönüm noktası olarak teknoloji tarihindeki yerini alıyor.
