Havaalanlarında uzun güvenlik kuyrukları, rötarlar ve aktarma sürelerinin stresine bir de kulaklık kullanmayan yolcular eklendi. Telefon konuşmalarını hoparlörden yapanlar, film ve dizilerini yüksek sesle izleyenler artık seyahatlerin sessizliğini bozan yeni bir soruna dönüştü. Bu rahatsızlık, sadece uçaklarda değil, havaalanlarının bekleme salonlarından toplu taşıma araçlarına kadar geniş bir alanda etkisini hissettiriyor.
Toplu alanlarda kişisel seslerin yükselişi
Uçuş öncesi bekleme alanları ve uçak içi, zaten duyusal bir karmaşanın yaşandığı yerlerdir. Anonslar, bebek ağlamaları ve motor seslerine ek olarak artık yüksek sesle telefon konuşmaları ve müzik yayını yapılması, bu deneyimi daha da rahatsız edici hale getiriyor. Özellikle pandemi sonrası, birçok insanın toplu alanlardaki sosyal normları göz ardı etmeye başladığı görülüyor.
Uçak içinde veya havaalanlarında hoparlörden video izleyen veya telefon görüşmesi yapanların, her yaştan ve sosyoekonomik gruptan olduğu belirtiliyor. Vancouver’daki bir Air Canada salonunda, Neil Berger gibi yolcular rahatsız edici seslere müdahale etmeye çalışıyor. Berger, yanındaki kişinin kulaklık kullanmasını nazikçe önerse de bu girişim karşı tarafın tepkisizliğiyle sonuçlanıyor.
Bazı havayolu şirketleri, bu rahatsızlıkları en aza indirmek için önlemler almaya başladı. American Airlines ve Alaska Air, kulaklık kullanımıyla ilgili uçuş öncesi anonslar yaparken, Delta Havayolları eğlence sisteminde bu konuda bir not bulunduruyor. Ancak, bu anonsların ne kadar etkili olduğu tartışmalı. Bazı uçuş görevlileri, yüksek sesle video izleyen yolculara “anlamlı bakışlar” atmanın genellikle yeterli olduğunu söylüyor.
Bazı yolcular, bu rahatsız edici durumu yaratmadan önce farkında olmayabiliyor. Örneğin, Shannon Black, uçakta kulaklık takmadan bir film izlediği için uyarıldığında utanmış ve hemen sesi kapatmış. Ancak, aynı yolcu birkaç yıl sonra havaalanında bir başkasının hoparlörden yaptığı video sohbetine müdahale ettiğinde “kaba” olmakla suçlanmış.
Joe Rojas gibi bazı yolcular ise bu durumu mizahi bir şekilde ele almayı tercih ediyor. Kansas City’deki bir Delta salonunda bir kadın yüksek sesle bir dizi izlerken, Rojas kadının yanına oturup diziyi onunla izlemeye başlamış. Bu sıra dışı tepki, kadının hızla kulaklıklarına yönelmesini sağlamış.
Havayolu seyahatlerinde kulaklık kullanımı artık sessizlik isteyen yolcular için bir gereklilik haline geldi. Teknolojik cihazların günlük hayatımızda daha fazla yer alması, toplumsal kuralların yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor. Kulaklıkların kullanımını teşvik eden kurallar ve daha fazla farkındalık, bu sorunu çözmek için önemli bir adım olabilir.
