Ducati, elektrikli yarış motosikleti V21L’in yeni nesil prototipini tanıtarak teknoloji dünyasında dikkatleri üzerine çekti. Bu özel motosiklet, katı hal batarya teknolojisiyle donatılmış olmasıyla öne çıkıyor. QuantumScape ve PowerCo ile birlikte geliştirilen model, Volkswagen Grubu’nun katı hal bataryalarını kullanan ilk motosiklet olma özelliğini taşıyor. Ducati bu yeniliği yalnızca MotoE yarışları için değil, aynı zamanda Volkswagen’in elektrikli ulaşım vizyonunu test etmek amacıyla da değerlendiriyor.
Ducati V21L yakında karşımıza çıkıyor
Halihazırda 150 beygir gücüne sahip olan mevcut V21L modeli, Mugello Pisti’nde 273 km/s hıza ulaşabiliyor. Yeni prototipte ise geleneksel 18 kWh’lik 21700 hücreli batarya paketi yerini, QuantumScape’in geliştirdiği 980 adet QSE-5 hücresine bırakmış durumda. Lityum-metal anot ve seramik ayırıcı barındıran bu hücreler, hem enerji yoğunluğunu artırıyor hem de güvenlik, dayanıklılık ve verimlilik anlamında önemli avantajlar sağlıyor. Bu yeni batarya sistemi, 844 Wh/l gibi yüksek bir enerji yoğunluğuna sahipken, sadece 12 dakikada %10’dan %80’e kadar şarj olabiliyor.
Katı hal batarya teknolojisi uzun süredir laboratuvar ortamlarında test edilmesine rağmen, ticarileştirilmesi oldukça zor bir yenilik olarak görülüyordu. Ancak Ducati’nin bu prototipi, bu teknolojinin artık gerçek kullanım senaryolarında yer bulmaya başladığını açıkça ortaya koyuyor. Düşük ağırlık, yüksek verim ve uzun ömürlü performans gibi özellikleri sayesinde, katı hal bataryalar özellikle spor ve yarış segmenti için oldukça uygun hale geliyor.
OpenAI Apple çalışanlarını transfer ediyor
Volkswagen’in batarya teknolojilerinden sorumlu iştiraki PowerCo ile Silikon Vadisi merkezli QuantumScape, bu hücreleri 2030’dan önce ticari pazara sunmayı hedefliyor. Otomotiv dünyasında yaygınlaşması beklenen katı hal bataryalar, Ducati’nin öncülüğü sayesinde motorsporlarında kendine daha erken yer bulabilir. Geçtiğimiz yıl PowerCo ile yapılan lisans anlaşması sonrasında seri üretim hazırlıklarına başlayan QuantumScape’in QSE-5 hücreleri, artık yalnızca teorik bir yenilik değil, gerçek dünyada karşılığını bulan bir teknoloji olarak kendini kanıtlamış durumda.
