OpenAI, New York Times tarafından açılan telif hakkı davası sürecinde mahkemenin aldığı yeni bir kararla, veri saklama politikasında önemli bir değişikliğe gitti. Daha önce tüm ChatGPT sohbet geçmişlerini saklamak zorunda olan şirket, artık bu zorunluluktan büyük ölçüde muaf tutuldu. Mahkeme, OpenAI’ın bu verileri sürekli olarak elinde tutmasının kullanıcı gizliliğini tehlikeye atabileceği gerekçesiyle şirketin lehine karar verdi.
OpenAI’ın veri politikası resmen değişti
Bu yeni karar kapsamında, OpenAI 26 Eylül 2025 itibarıyla genel kullanıcı sohbetlerini sürekli olarak kaydetmek zorunda değil. Ancak bu değişikliğin bazı istisnaları bulunuyor. Önceden mahkeme talebiyle kayda alınmış veriler hâlâ saklanmaya devam edecek. Ayrıca New York Times’ın telif hakkı ihlali şüphesiyle “işaretlediği” belirli hesaplara ait sohbet kayıtlarının korunması zorunlu olacak. Bu durum, mahkeme süreci ilerledikçe daha fazla hesap ve veri kümesinin incelemeye alınabileceği anlamına geliyor.
Bu gelişme, kullanıcı gizliliği ile fikri mülkiyet hakları arasındaki dengeyi tekrar gündeme getirdi. OpenAI, kullanıcı mahremiyetine öncelik verdiğini vurgularken, yayıncılar ise kendi içeriklerinin izinsiz kullanıldığını savunarak yapay zekâ şirketlerine karşı daha sıkı denetim ve şeffaflık talep ediyor. Mahkemenin bu kararı, sadece OpenAI için değil, benzer yapay zekâ hizmetleri sunan diğer teknoloji şirketleri için de emsal teşkil edebilecek nitelikte.
iPhone 17’nin başarısı Samsung’a yaradı
Kullanıcılar açısından bakıldığında, bu politika değişikliği daha fazla kontrol ve gizlilik anlamına gelse de, hangi verilerin hâlâ saklanabileceği veya geçmişteki sohbetlerin ne zaman tamamen silineceği gibi konular belirsizliğini koruyor. Dolayısıyla, kullanıcıların kişisel verilerinin hangi koşullarda işlendiği ve saklandığıyla ilgili güncel bilgilere OpenAI’ın gizlilik politikası sayfası üzerinden ulaşmaları tavsiye ediliyor.
Kısacası, mahkeme kararıyla birlikte OpenAI’ın veri saklama yükümlülüğü gevşetilirken, hem kullanıcı gizliliği hem de telif hakları açısından yeni bir dönemin kapısı aralanmış oldu. Bu durum, hem teknoloji sektörünün düzenlenmesi hem de yapay zekâ uygulamalarının etik sınırlarının belirlenmesi adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.