Çin’in teknoloji devi Baidu, sürücüsüz taksi hizmeti Apollo Go’nun dünya genelindeki faaliyetlerinde önemli bir dönüm noktasına ulaştığını açıkladı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Apollo Go’nun tamamen otonom olarak gerçekleştirdiği haftalık yolculuk sayısı 31 Ekim itibarıyla 250 bini aştı. Bu rakam, ABD merkezli Waymo’nun bahar aylarında ulaştığı haftalık yolculuk seviyesine eşdeğer bir performans sergileyerek, Çin ve ABD arasındaki ileri teknoloji rekabetinde yeni bir cephenin açıldığını ortaya koyuyor.
Otonom taksi yarışı kızıştı
Waymo hizmetlerini San Francisco, Los Angeles ve Phoenix gibi büyük şehirlerde sunarken, Austin ve Atlanta’da da Uber ile ortak projeler yürütüyor. Baidu’nun Apollo Go hizmetinin haftada 250 bin sürüşü ne zamandır gerçekleştirdiği net olarak açıklanmasa da, şirketin ikinci çeyrek raporuna göre 30 Haziran’da sona eren dönemde haftalık ortalama 169 bin sürüş yapılmıştı. Apollo Go, şu anda Çin’de Wuhan, Pekin, Şanghay ve Shenzhen kentlerinde aktif olarak çalışıyor ve Hong Kong, Dubai, Abu Dabi ile İsviçre’de de genişleme planlarını sürdürüyor. Otonom taksiler, genellikle yerel düzenleyici kurumların ücretli taşıma izni vermeden önce kamuya açık test aşamalarından geçmek zorunda kalıyor.
Baidu, Apollo Go hizmetinin bugüne kadar 17 milyon robotaksi çağrısı aldığını ve araçlarının toplamda 240 milyon kilometre yol kat ettiğini belirtti. Bu mesafenin 140 milyon kilometresi tamamen sürücüsüz olarak gerçekleştirildi. Güvenlik açısından şirket, her 10,1 milyon kilometrede bir hava yastığı açılma olayı yaşandığını, ancak şimdiye kadar insan yaralanması veya ölümle sonuçlanan herhangi bir kazanın meydana gelmediğini açıkladı. Apollo Go’nun hızlı büyümesi, yapay zeka, elektrikli araçlar ve otonom sürüş sistemlerinde liderlik mücadelesi veren iki büyük ekonomi arasındaki rekabetin ne kadar yoğun olduğunu gözler önüne seriyor.
Bu gelişmeler, otonom taksi sektörünün artık teoriden pratiğe geçtiğini ve şehir içi ulaşımın geleceğinde önemli bir rol oynayacağını gösteriyor. Kullanıcı sayısındaki hızlı artış ve güvenlik verilerinin olumlu seyri, hem yatırımcıların hem de şehir yönetimlerinin otonom taşımacılığa olan ilgisini artırıyor ve önümüzdeki yıllarda bu alanda daha fazla yeniliğin ve küresel rekabetin yaşanacağının sinyallerini veriyor.
