Apple’ın yapay zekâ stratejisi yılın ilk aylarında yoğun eleştirilerin hedefi olurken, bu süreçte şirket hisselerinde belirgin bir düşüş yaşanmıştı. Ancak yapay zekâ alanındaki harcamalar ve yatırımlar küresel ölçekte sorgulanmaya başlanınca, Apple’ın temkinli ve yavaş ilerleyen yaklaşımı bu kez bir dezavantaj değil, önemli bir avantaja dönüştü. Piyasalar, şirketin aceleci yatırımlar yerine kontrollü bir yol izlemesini olumlu okumaya başladı.
Apple hisseleri değerlendi
2025’in ilk altı ayında Apple hisseleri yaklaşık yüzde 18 gerileyerek “Muhteşem Yedili” olarak anılan büyük teknoloji şirketleri arasında en zayıf performanslardan birini sergilemişti. Ne var ki bu tablo ilerleyen dönemde tamamen tersine döndü ve Apple hisseleri kısa sürede yaklaşık yüzde 35 oranında değer kazandı. Aynı dönemde yapay zekâ alanında öne çıkan Meta ve Microsoft gibi şirketler kayıplar yaşarken, Nvidia’nın performansı bile Apple’ın gerisinde kaldı. Bu süreçte genel piyasa da yükseliş gösterdi; S&P 500 Endeksi yüzde 10, teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100 Endeksi ise yüzde 13 artış kaydetti.

Portföy yöneticisi John Barr, Apple’ın rakiplerinden farklı olarak harcamalarını kontrol altında tutmasını ve daha rasyonel bir çizgi izlemesini övgüyle değerlendirdi. Ona göre şirket, yapay zekâ yarışında paniğe kapılmadan hareket ederek yatırımcı güvenini yeniden kazanmayı başardı.
Bu gelişmelerin sonucunda Apple’ın piyasa değeri 4,1 trilyon dolara ulaşarak S&P 500 endeksinde en yüksek ağırlığa sahip ikinci şirket konumuna yükseldi. Böylece Microsoft’u geride bırakan Apple, Nvidia’ya da oldukça yaklaşmış oldu. Piyasadaki bu değişim, büyük teknoloji şirketlerinin yapay zekâya ayırdığı devasa bütçelerin artık daha eleştirel bir gözle değerlendirildiğini ve Apple’ın, teknoloji olgunlaşıp kitlesel kullanıma hazır hale geldiğinde bundan güçlü şekilde faydalanacak biçimde konumlandığını ortaya koyuyor.


















