Çin, elektrikli araç ihracatında kontrolü artırmak ve sektör içi düzenlemeleri güçlendirmek amacıyla yeni bir uygulamaya geçiyor. 2026 yılından itibaren yürürlüğe girecek düzenlemeye göre, tamamen elektrikli araçların yurt dışına satışı için ihracat lisansı alma zorunluluğu getirilecek. Bu karar, Çin’in hızla büyüyen elektrikli otomobil pazarını daha sürdürülebilir ve güvenilir bir yapıya kavuşturmayı hedefliyor.
Çin’den elektrikli araç ihracatı için yeni düzenleme
Yetkililer, bu adımın temel gerekçesini, lisanssız ihracat yapan şirketlerin neden olduğu sorunlarla açıklıyor. Özellikle satış sonrası hizmet sunmadan gerçekleştirilen ihracatlar; kullanıcı memnuniyetinin düşmesine, markaların güvenilirliğinin zedelenmesine ve dış pazarlarda fiyat istikrarının bozulmasına yol açıyor. Yeni dönemde sadece araç üreticileri ve onların yetkili iş ortakları lisans için başvurabilecek. Bu da sektörde kalite ve hizmet standardını yukarı çekecek bir adım olarak görülüyor.
Çin, halihazırda dünya otomotiv sektöründe güçlü bir oyuncu konumunda. Geniş devlet teşvikleri, batarya teknolojisindeki liderliği ve dev üretim altyapısı sayesinde küresel pazarda hızla yükseldi. Yapılan projeksiyonlara göre Çin, 2030 yılına kadar yıllık 10 milyon araç ihracatına ulaşabilir. Bu da ülkenin ihracat odaklı büyüme stratejisinin ne kadar iddialı olduğunu ortaya koyuyor.
Ülkede BYD, Changan, Chery ve Geely gibi büyük üretici gruplar pazarın önemli kısmını elinde tutuyor. Ancak bunların dışında 100’den fazla yerli otomobil markası faaliyet gösteriyor. Üstelik sektöre otomotiv dışından yeni oyuncular da dahil oluyor. Akıllı telefon üreticisi Xiaomi ve robot süpürge markası Dreame gibi teknoloji şirketleri, elektrikli otomobil geliştirmek için ciddi yatırımlar yapıyor.
Ancak piyasa analizleri, bu yoğun rekabete her markanın uzun vadede dayanamayacağını gösteriyor. Önümüzdeki on yıl içinde birçok küçük markanın piyasadan çekilmesi ya da birleşmeler yoluyla varlığını sürdürmesi bekleniyor. Çin’in attığı bu yeni düzenleyici adım, sektörde uzun vadeli istikrarı ve uluslararası güveni artırmak adına kritik bir hamle olarak değerlendiriliyor.