İngiliz yönetmen Danny Boyle’un yeni filmi 28 Years Later, sinema dünyasında bir ilke imza atarak tamamen iPhone 15 Pro Max ile çekilecek. 75 milyon dolarlık bütçesiyle hazırlanan film, bu teknikle çekilen ilk büyük bütçeli yapım olacak. Boyle’un, 2002 yapımı 28 Days Later ve 2007’de vizyona giren 28 Weeks Later filmlerinin devamı niteliğinde olan bu yapım, kıyamet sonrası bir İngiltere’yi konu alıyor. Filmin, serinin ilk iki filminde olduğu gibi seyirciye çarpıcı bir görsel deneyim sunmayı hedeflediği belirtiliyor.
iPhone 15 Pro Max ile sinematik bir deneyim
Film, iPhone 15 Pro Max’in ana kamera olarak kullanılmasıyla dikkat çekiyor. Çekimler sırasında iPhone’un yanı sıra ek ekipmanlar, alüminyum kafesler ve lens eklentileri de kullanıldı. Ayrıca, Apple’ın bu projede film ekibine teknik destek sağladığı biliniyor. Boyle, orijinal filmde olduğu gibi düşük çözünürlüklü dijital çekimlerin estetiğini devam ettirerek serinin sinematik kimliğini korumayı amaçlıyor. 2002’de çekilen 28 Days Later filmi, Canon XL-1 adlı tüketici sınıfı bir kamera ile 480p çözünürlükte çekilmişti. Filmin sinematografisi, özellikle Londra’nın boş sokaklarında zaman kısıtlamaları altında gerçekleştirilmiş ve bu dijital estetik, filme benzersiz bir atmosfer katmıştı. Aynı Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Anthony Dod Mantle, bu yeni projede de Boyle’a eşlik edecek.
Bugüne kadar iPhone ile çekilen bazı filmler olsa da, 28 Years Later bu alandaki ilk büyük bütçeli ve geniş çaplı yapım olarak tarihe geçecek. Örneğin, Sean Baker’ın Tangerine (2015) ve Steven Soderbergh’in Unsane (2018) filmleri de iPhone ile çekilmişti, ancak bu yapımlar sınırlı bütçeli ve dar gösterim alanına sahip projelerdi. 28 Years Later ise, büyük bir Hollywood filmi olarak dikkat çekiyor. Cillian Murphy’nin de serinin önceki filmlerinde olduğu gibi bu yeni projede yer alması bekleniyor. Filmin senaryosu ise Alex Garland tarafından yazılacak ve filmin 2025 yılında gösterime girmesi planlanıyor.
28 Years Later, iPhone 15 Pro Max ile çekilen ilk büyük bütçeli film olarak, hem Apple hem de film endüstrisi için büyük bir dönüm noktası olacak. Apple’ın mobil cihazlarının bu denli büyük bir yapımda kullanılması, teknolojinin sinematik anlatımda nasıl bir dönüşüm geçirdiğini gözler önüne seriyor. iPhone’un bu kadar güçlü ve yetenekli bir kamera sistemine sahip olması, geleneksel kamera ekipmanlarının yerini alabileceğinin bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Bu durum, gelecekte düşük bütçeli yapımlardan dev bütçeli Hollywood filmlerine kadar geniş bir yelpazede, mobil cihazlarla çekilen filmlerin sayısında artış olabileceğinin sinyalini veriyor.
Boyle’un iPhone ile gerçekleştirdiği bu deney, sinemada teknolojinin sınırlarını zorlayan bir örnek olarak öne çıkıyor. Mobil cihazların bu tür projelerde daha fazla yer alması, hem yönetmenler hem de yapımcılar için yaratıcı fırsatlar sunuyor. Gelecekte, film yapım sürecinde maliyetlerin düşürülmesi ve esnekliğin artırılması adına, mobil cihazlarla çekimlerin daha yaygın hale gelebileceği öngörülüyor. Bu yeni yaklaşım, aynı zamanda yeni yeteneklerin düşük bütçelerle büyük hikayeler anlatmalarına olanak tanıyacak.