Soğuk Savaş döneminin casus uyduları, bugün insanlık tarihinin en eski ve en önemli su sistemlerinden biri olan kanatların keşfinde önemli bir rol oynuyor. Yaklaşık 3.000 yıl öncesine dayanan bu yeraltı su yolları, kurak bölgelerde suyu sürdürülebilir bir şekilde taşımak için geliştirilen mühendislik harikaları olarak biliniyor. Ancak bu antik su yollarını bulmak, özellikle siyasi karışıklıkların yaşandığı bölgelerde büyük bir zorluk teşkil ediyor.
Kanatların keşfinde yapay zeka ve uydu görüntüleri
Kanatların, yeraltındaki su kaynaklarını yüksek bölgelerden çekip insan yapımı su yollarıyla yerleşimlere ulaştıran bir sistem olduğu biliniyor. Aynı zamanda bu su yollarının temizlenmesi ve hava akışını sağlamak için de hizmet tünelleri kazılmış. Çin’den İran’a kadar pek çok bölgede bulunan bu su yolları, arkeologlar için büyük bir keşif potansiyeli taşıyor. Ancak bu antik mühendislik harikalarını bulmak her zaman kolay olmuyor.
İspanya’daki Katalan Klasik Arkeoloji Enstitüsü’nden bir grup arkeolog, bu su yollarını tespit etmek için sıradışı bir yöntem geliştirdi. Hem yeni hem de eski teknolojileri birleştirerek, kanatları bulmada başarı elde ettiler. Araştırmacılar, Soğuk Savaş dönemine ait ABD casus uydularından alınan uydu görüntülerini analiz etmek için yapay zeka (AI) kullanmaya karar verdi. CORONA ve HEXAGON isimli uydular, 1950’ler ve 1970’ler arasında dünya yörüngesine yerleştirilmiş ve o dönem için oldukça gelişmiş kamera sistemlerine sahipti. Arkeologlar, bu görüntüler üzerinde kanatların tipik işaretlerini bulmak için yapay zeka algoritması “You Only Look Once” (YOLO) adlı sistemi kullandı.
Bu AI sistemi, yer altı su yollarını işaret eden deliklerin oluşturduğu çizgileri tespit etmek için eğitildi ve beklenenden daha iyi sonuçlar verdi. Araştırmalar sonucunda yapay zeka, %88’in üzerinde bir başarı oranıyla kanatları tespit etti. Bu yüksek başarı oranı, eski teknolojilerin ve yapay zekanın bir araya getirilmesinin ne kadar verimli olduğunu gösteriyor.
Kanatların tespiti, yalnızca arkeologlar için yeni araştırma fırsatları sunmakla kalmıyor, aynı zamanda geçmiş uygarlıkların mühendislik becerilerinin korunması için de önemli bir adım oluşturuyor. İran’daki bazı kanatlar UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış durumda ve bu yapılar, tıpkı Roma’daki ünlü su kemerleri gibi, eski dönemlerin yaşam koşullarını anlamak için büyük bir değer taşıyor.
Bu su sistemlerinin keşfi, geçmiş uygarlıkların suyun sürdürülebilir bir şekilde nasıl yönetildiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, bu antik yapılar, modern teknolojiler ve yapay zeka kullanılarak gün yüzüne çıkarıldığı için tarihi mirasın korunmasına da büyük katkı sağlıyor. Soğuk Savaş döneminde düşmanların yerini bulmak için kullanılan uyduların, şimdi insanlığın en değerli su kaynaklarını korumaya yönelik bir rol üstlenmesi, tarihin ironik bir şekilde yeniden yazıldığını gösteriyor.