Otomotiv sektöründe büyük yankı uyandıran bir kararla, Stellantis otonom sürüş teknolojisi geliştirme faaliyetlerinden tamamen çekilme kararı aldı. Peugeot, Citroen, Fiat, Opel, Jeep ve Dodge gibi köklü markaların sahibi olan şirket, artık bu alandaki yatırımlarını sonlandırarak farklı bir stratejiye yöneliyor. Reuters’ın aktardığına göre bu kararın arkasında, teknolojinin yüksek maliyeti, karşılaşılan teknik zorluklar ve tüketici tarafındaki talebin henüz netleşmemiş olması gibi nedenler yatıyor.
Stellantis otonom sürüş sektöründen çekiliyor
Stellantis, bu yılın başında STLA AutoDrive 1.0 adını verdiği Seviye 3 sürücü destek sistemini tanıtmıştı. Bu teknoloji, belirli koşullar altında sürücülerin direksiyon ve yoldan dikkatlerini kısa süreliğine ayırmalarına olanak tanıyordu. Şirket, bu sistem sayesinde sürücülerin film izleyebileceğini, e-posta kontrolü yapabileceğini ya da sadece manzarayı izleyerek yolculuk yapabileceğini ifade etmişti. Hatta bu özellikleri sergileyen tanıtım videolarında, yeni Jeep Wagoneer S’in otoyolda kendi kendine ilerlediği anlar paylaşılmıştı.
Ancak gelinen noktada, Stellantis bu teknolojiyi kendi bünyesinde geliştirmekten vazgeçerek, dış kaynaklardan tedarik etme yolunu tercih ediyor. Kısa vadede maliyetleri düşürecek bu strateji, uzun vadede ise teknoloji üzerindeki kontrol kaybı ve güncellemelerdeki esneklik kaybı gibi çeşitli riskler barındırıyor. Zira üreticiler, ADAS sistemlerini kendi içinde geliştirdiklerinde yazılım ve donanım entegrasyonunu daha sağlıklı yapabiliyor ve sistem üzerinde tam hâkimiyet kurabiliyor.
Elon Musk OpenAI ve Apple’a savaş açıyor
Otonom sürüş teknolojisi, birçok otomobil üreticisinin büyük umutlar bağladığı bir alan olsa da, bugüne kadar istenilen seviyeye ulaşmakta güçlük yaşandı. Sadece elektrifikasyon yatırımları bile şirket bütçelerinde ciddi açıklar yaratırken, kârlı bir iş modeli bulunmayan otonom sürüş teknolojileri ek mali yük anlamına geliyor. Daha önce Uber’in robotaksi projelerini durdurması ve General Motors’un Cruise operasyonlarını askıya alması da bu alandaki zorlukların altını çizen önemli örnekler arasında yer alıyor.
Stellantis’in bu kararı, onu GM, Ford ve Tesla gibi rakiplerinin gerisine düşürme riskini taşıyor. Zira bu şirketler, otonom teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyor. Ancak Stellantis’in stratejisi, daha sürdürülebilir ve maliyet kontrollü bir yaklaşım olarak da değerlendirilebilir. Sonuç olarak, otonom sürüş teknolojisinin geleceği belirsizliğini korurken, büyük oyuncuların bu alandaki pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeleri kaçınılmaz hale geliyor.