Akıllı oyuncak pazarı sürekli olarak büyümesini sürdürüyor. Hatta satışların 2026 yılına kadar 70 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Aslında ilk akıllı oyuncakların hayatımıza girişi 20 yıl öncesine dayanıyor diyebiliriz. Sanal bebekler, uzaktan kumandalı arabalar, telsizler… Her biri günümüz teknolojilerinin atası. Şimdi ise akıllı oyuncaklar konuşuyor, ses tanıyor, çocuklarla iletişime geçiyor. Bunların hepsinin temelinde yapay zeka var. Hatta bu oyuncaklar çocukların eğitimi ve öğretimi için de kullanılabiliyor.
Bu kadar başarılı ve talep gören bir sektörün altındaki ise önemli bir endişe var; gizlilik. Birçok yeteneği olan akıllı oyuncaklar gizlilik konusunda çok da yetenekli değil.
Örnek vermek gerekirse, yakın zamanda MiSafe isimli akıllı saatin, çocuğun ağırlığı, kilosu, doğum tarihi ve ebeveynlerinin telefon numaraları gibi birçok bilgiyi sızdırdığı ortaya çıktı. Bu da gizlilik ve güvenlik konusundaki endişeleri bir kez daha gün yüzüne çıkarttı.
Sahip olduğumuz en değerli şey çocuklarımız. Onların güvenliğini korumak her zaman için birinci önceliğimiz. Bu yüzden akıllı oyuncak geliştiricilerinin güvenlik tarafına daha fazla odaklanması gerekiyor. Akıllı oyuncak endüstrisi henüz genç olduğundan bunun için denetim ve kontrol yapabilen resmi bir organ yok. İlk olarak bu konuda adım atılması önemli.
Herhangi bir denetim organı bulunmadığı için de bu görev ebeveyne düşüyor. Bir oyuncak alındığında onu üreten şirket ile ilgili bilgi edinmekte hatta oyuncakla ilk önce yetişkin olarak oynamakta fayda var. Bu alanda faaliyet gösteren şirketler ebeveynlerin kaygılarını ele alan çalışmalar yapıncaya kadar tedbiri elden bırakmamalısınız.
