Küresel ısınma sürecinin hızlandığını söyleyen uzmanlar, Netflix alışkanlıkları gibi çevrim içi alışkanlıklar hakkında uyarı yaptı.
Televizyon alışkanlıklarının değiştiğine şahitlik ediyoruz. Bununla beraber çevrim içi platformların yükselişi ise bu kapsamda kaçınılmaz oldu. Ancak iklim uzmanları uyarıyor; çevrim içi izleme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Yoksa yıllar içinde karbondioksit salınımı sadece bu alışkanlıklar yüzünden artacak.
Kasım ayı Netflix Türkiye ajandası: Beklenen diziler ve filmler
Netflix alışkanlıkları ile küresel ısınma arasındaki bağlantı nedir?
Aslına bakıldığında olay tam olarak Netflix alışkanlıkları ile bağlantılı değil ancak, burada en çok tercih edilen platform üzerinden uyarı yapıldığı için sanki tek sorun Netflix bağımlılığı gibi düşünülüyor. Tabii işler biraz daha karmaşık. Ülkemizde olmasa da Hulu ve Amazon gibi servislerin de benzer sorunu tetiklediğinin altı çiziliyor.
Teknolojinin gelişmesiyle beraber, büyüyen ekran inçleri ve görüntü kaliteleri, çevrim içi platformların da yüksek çözünürlüklü içerekleri sunmasını gerekli kılıyor. Bununla bağlantılı olarak, bu teknolojinin karşılanması için geliştirilen ekipmanların ürettiği elektrik enerjisi karbondioksit salınımının artmasına neden oluyor. Birbirini tetikleyen bu süreçleri ilerlemeden kontrol altına almak gerekiyor. Aksi takdirde tüm bunlar küresel ısınmanın en önemli düşmanları arasında sayılabilir.
Rakamlar ile ortaya koyulan bu araştırma yalnızca yarım saatlik yüksek kaliteli bir içerik izlemenin bile 1,6 kilogram karbondioksit salınımına neden olacağı vurgulanıyor. Bu ise oldukça yüksek bir rakam.
Bu rakamın daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek verelim. Bir arabayla bu karbondioksit oranına ulaşmak için yaklaşık 7 kilometre yol katetmek gerekiyor.
Yapılan başka araştırmalar ise bu oranların önüne geçilmezse korkunç sonuçlara yol açacağını kanıtlıyor. Greenpeace’ten Gary Cook söz konusu araştırmalar için: “Dijital videolar çok büyük boyutlarda geliyor ve her yeni yüksek çözünürlüklü videoda daha da büyüyor” diyor.
Nature dergisinde yayınlanan başka bir rapora göreyse, söz konusu merkezler tüm karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 0,3’üne denk geliyor. Uzmanlar bu rakamların ilerleyen yıllarda katlanarak artacağını düşünüyor. Web tabanlı video trafiğinin 2017’den 2022’ye dört kat artması ve 2022’ye kadar tüm internet trafiğinin yüzde 80’ini oluşturması bekleniyor.
Peki bu yaşananlara karşılık kullanıcılar nezdinde neler yapılabilir?
Öncelikle yapılması gereken, çevrim içi platformlardan izlenen içerikler için ödenen rakamların içinde veri merkezlerini hızla yenilenebilir enerjiye dönüştüren kolektif yapıların da yer almasını sağlamak. Bu sayede çevreye en az oranda zarar verilmesi sağlanabilir.
Bunun yanında uzmanların bir önerisi de bulunuyor.
İzleyicilerin düşük çözünürlükteki izlemeler için otomatik izleme seçeneğini kapatması ve izleyecekleri programları mümkünse Wi-Fi üzerinden izlemeleri öneriliyor. Fransız Bilgisayar Bilimi ve Otomasyon Araştırma Enstitüsü’nden Laurent Lefevre’ye göreyse, en kötü senaryo yayınları 3G üzerinden izlemek.
Yani benim anladığım kadarıyla bu “UZMANLAR” (!) küresel ısınmaya yeni ve anlamsız bir kılıf daha uydurmaya çalışıyorlar. Fabrikaların bacalarına filtre takması değil gerekli olan. Asıl gerekli olan insanların yüksek çözünurlüklü filmler izlemeyerek yeni film ekipmanları üretmesini protesto etmesi. Aynı ineklerin gaz çıkarmasının küresel ısınmayı büyük ölçüde arttırması (!) gibi. Bu “UZMANLAR” ı hangi mağara adamı uzman seçmiş çok merak ettim şimdi.